Yağmur Duası Sinop Boyabat…

Yazdır / PDF

Takipçilerimiz den Ferit ÖCAL Bey yazdı Sinop, Boyabat, Yağmur Duası. Yurt içinde gerçekten görülecek çok yer keşfedilecek çok etkinlik var. İyi okumalar…

Sizde gezi yazılarınızı info@gezionerileri.com mail adresine gönderin sayfamızda yayınlayalım. Sizde süpriz hediyelerimizden birini kazanın.

Zaman Az Gezilecek Yer Çok.

Epey zaman oldu İstanbul dışına çıkıp gezmeyeli. Mesai arkadaşlarımızla çok önceden tarihini tayin ettiğimiz gezinin vakti kapımızın tokmağına dokundu. Ve başlasın yolculuk…

Rotamızı , M.Ö. 600 yıllarında kurulan ve şehrin eski adı Germanikopolis  olan, tarihte Gaşka, Htit, Paflagonya, Lidya Pers, Makendoya Roma ve Bizans’a ev sahipliği yapmış; uzun ova manasını taşıyan (Boy-Abad) Boyabat’a çevirdik. Sinop’un güzel ilçesine.

Yolculuk İstanbul’dan özel araç ile yaklaşık olarak 6-8 saat sürdü.  Şehre 200 Km kala yol üzerinde istirahat edebileceğiniz çayınızı,  kahvenizi yudumlayabileceğiniz minik, açık havaya kurulmuş,  dinlenme tesislerine rastladık sık sık. Eğer siz de bizim gibi çay tiryakisiyseniz dağın yamacına kurulmuş olan bir tesiste mutlaka yolculuğa ara verip, yorgunluğun üzerine set çekecek, huzur ve itminan aşılayan yemyeşil manzarası eşliğinde semaverde yapılmış çayı içmenizi tavsiye ederim .

Yolculuğun sonlarına doğru  şehrin tepesine jeopolitik bir yere inşa edilmiş Boyabat Kalesi’nin ihtişam ve debdebesi, göz kamaştırıcı yapısıyla büyüledi bizi . Biraz dinlendikten sonra Kaleye çıkmak üzere yola koyulduk.  Kayalardan yontulmuş taşlarla döşenmiş  merdivenlerini bir bir çıkıyorduk eğimli bir dağı tırmanır gibi, zaman zaman nefes nefese kalabilirsiniz siz de… Ve nihayet bayrak dikilmiş en yüksek yerine çıktık kalenin, manzara tek kelimeyle muazzzam …

Aşağı baktığınız zaman Bütün şehir ayaklarınızın altında, adeta şehre hükümranlık hissine gark ediyor insanı. Kalenin eteğinde teskin edici sesiyle usul usul akan,  şehre ekonomik canlılık katan ; tutturduğu ritmiyle sizi uzak diyarlara götürmeye namzet  Gökırmak’ın aktığına şahit oluyoruz. Kafanızı biraz kaldırdığınız zaman gökyüzünde raks eden bulut kütleleri, doğayla muhteşem ahengi damağınızda eşsiz bir tat bırakacak … Ufkunuzu açacak…

Kaleden şehre inmek için inşa edilmiş tünelin dar basamaklı  ve uzun merdiveninden  aşağı inerken buram buram tarih kokan, yer yer konulmuş pencerelerden manzarayı ara vermeksizin temaşa edebilirsiniz.

Tarihin başka emanetlerini, hayrete düşürecek eserlerini görmeye devam etmek istiyorsanız bazalt kayalıklarına da uğrayın derim. Eşsiz bir görsellik…

Yemek kültürüne gelirsek Sırık Kebabı  ziyaretçilerin mutlaka tadına baktığı bir yemek çeşididir. Buna alternatif olarak Kalebağı’na da gidebilir, kaleyi başka bir cepheden gören  ve karşısında en az kale kadar ihtişamlı olan bir kaya. Kale ile kaya  arasında bulunan boşluk ise adeta gökyüzünü izlemek için yaratılmış hissi uyandırıyor. Kaçırmamanızı tavsiye ederim.

Boyabat’ı haziran’da gezerseniz eğer, hemen hemen her köyde planlanan yağmur dualarını ve özel yemeklerini de kaçırmamış olursunuz, bizim de bu zamanı tercih sebebimiz buydu şüphesiz.

Gerek doğayla iç içe olmak gerekse de apartman yaşantısına kısa bir süre de olsa ara verip samimiyeti ihlası bereketi ve birliktelik ruhuna şahit olduğunuz bir etkinlik.

Yağmur duası için civar köyler de davet ediliyor ve büyük kazanlarda pilav, et ve keşkek pişirilip küçük küçük tepsilerde , çimlere oturup arkadaşlarınızla birlikte aynı kaba kaşık sallama  şansı,  paylaşma duygusunu da bir kez daha hatırlatmış oluyor bize.

Ezcümle belirttiğim tarihlerde gidip kaleyi , bazalt kayalıklarını, zamanımızın kısıtlı olmasından dolayı gidemediğimiz şelaleleri görmenizi ve en az bunlar kadar farklı duygular yaşatan, paylaşma ruhunu ikame eden yağmur duası ve ikram edilen pilava köylüyle beraber kaşık sallamanızı tavsiye ederim.

Ferit ÖCAL