Mezopotamya’nın Cenneti Mardin…

Yazdır / PDF

Çok uzun zamandır istediğim Mardin gezisini sonunda yaptık. Gerçekten gitmek istediğim kadar varmış. Muhteşem bir tarih ve muhteşem bir kültür.  Bir çok kültür bir arada saygılı bir şekilde yaşıyor. Diyorlar ki burada ki çocuklar en az iki dil bilir hatta genelde üç dil bilirler. Biri kendi dilleri biri devletin dili biri de mahalleden arkadaş olduğu çocukların dilleri. Suryaniler, Ermeniler, Araplar, Kürtler, Türkler var olan milletlerden.

Daha uçakta dikkatimi aşağısının yeşilliği çekti. Gerçekten böyle bir şey yok. Doğuda hiç bu kadar yeşil bir şehir görmemiştim. Çok verimli topraklara sahipmiş. Zeytinlikler, kiraz ağaçları ve tabi ki buğday tarlaları kendinizi daha batı da bir yerde gibi hissediyorsunuz. Doğunun o kurak görüntüsünden eser yok.

Bu kadar girişten sonra gelelim gezi programımıza. Çok uzun zamandan sonra bir bölgeyi turla gezdik.

Nasıl bir program yapmışlardı hemen yazayım belki ilham olur. Bizim program rahat rahat planlanmıştı iki gün kesinlikle yeterli olur.

1.Gün: Öğleden sonra Thy ile uçuş otele yerleşme ve akşam yemeği dinlenme ( Eski Mardin Erdoba Evlerinde kaldık. Resmen odalarda müzenin içinde yatıyormuş gibi hissediyor insan kendini. Eğer o tarihi dokuyu yaşamak istiyorsanız tavsiye edilir.)

2.Gün: Öncelikle Deyrulzafaran Manastırını ziyaret ettik. Mardinin biraz dışında araba ile gitmek gerekiyor. Sonrasında Dara antik kentini gezidik. Gerçekten güzel. Öğle yemeğini şehrin merkezinde Bağdadi Restaurantta yedik. ( Güzeldi) sonrasında Kırklar kilisesi, Sokulbakar, Cumbalı evler, istiklal mahkemeleri, Ulucami. Akşam yemeği için ise Cerciş Murat konağı’na geçiş ve  sıra gecesi eşliğinde yemek.

3.Gün: Sabah erken yola çıkış Midyat’a geçiş. Midyat’ta Devlet konuk evi, Mor Gabriel manastırı ziyaret, Midyat çarşı gezintisi sonrasında Hasankeyf’e yola çıktık. Vardığımız da dicle kenarında Yol Geçen Hanı Restaurantta muhteşem bir yemek yedik. Mekan çok güzeldi.  Midyat, Hasankeyf yazımda ayrıntılı anlatacağım. Daha sonra Hasankeyfi geziş ve İstanbul’a uçmak için dönüşe geçiş.

Ve gezdiğimiz yerleri anlatalım;

Öncelikle Otelimiz;

Erdoba Evleri: Otelin kendisi müze gibi odaya girdiğimde dedim ki herhalde fotoğraf çekmekten uyuyamayacağım. Gerçekten çok değişik bir ambiyansı vardı. Tavsiye ederim.

Fotoğraflar:

Deyrulzafaran Manastırı:

Hala Süryaniler tarafından aktif olarak kullanılan öğretimin devam ettiği manastır. Ücretli geziliyor Tam: 6 TL Öğrenci 3 TL. İçeride rehber sizi gezdiriyor. Genelde ayin yapıldığı için sadece bir kaç yerini gezdiriyorlar.

Fotoğraflar:

Yemek Vakti: 

Türkiye’de olunca Restaurantta tavsiye edebilirim. Mardin Merkezde Bağdadi Restaurantyemekleri yöresel ve lezzetli idi.

Dara antik kentine doğru yola çıkarken Mardin’inin muhteşem manzarasını ve genel sokak görüntülerini çekmeden edemedik tabi.

Dara Antik Kenti:

Eski dönemlerde sadece askerlerin yaşadığı bir kent. Tarih muhteşem mutlaka görmenizi tavsiye ederim. Giriş ücretsiz.

Kasımiye Medresesi :

Ulucami: 

Mardin Merkezde bulunuyor. Eski dönemlerde yapılmış. İçerisinde sakalı şerif sürekli olarak sergileniyor.

Cerciş Murat Konağı:

Akşam Yemeğimizi Cerciş Murat Konağında sıra gecesi eşliğinde yedik. Yemekler gerçekten güzeldi ama ben sıra gecesini beğenmedim. Bana göre sıra gecesi Urfa’daki gibi yerel ve doğal enstrümanlar kullanarak olur. Burada daha çok şov odaklı idi. Türkü’den ziyade fantezi arabesk tarzı söylediler. Bu sebeple sıra gecesini beğenmediğini söyleyebilirim.  Ortam bizlere çok uygun değil. O akşam Grubumuzdan Sibel Hanımların evlilik yıl dönümü idi onlara da temsili kına gecesi yaptılar. Bu tarafı güzeldi.

Mardin’de Alışveriş: 

Artuk Bey dibek kahvesini, bademlerini ve gümüş telkarilerini almadan dönmeyin derim.

Genel olarak Mardin bu şekilde tabi gitmişken Midyat ve Hasankeyfi mutlaka görülmeli. Onları da bir sonraki yazımda anlatacağım.

İyi Gezmeler.

Cansu KARADAĞ

Her türlü sorunuz için http://www.gezionerileri.com/iletisim/ formu doldurabilirsiniz.

Yorumlarınızı bekliyorum.